MERSİN - Salgın sürecinde yeni bir tarım politikasına geçiş yapılması gerektiğini söyleyen Tüm Köy Sen’den Sedat Başkavak, tarım işçilerinin korunması için de mobil sağlık hizmetine ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Mezopotzmya Ajans'tan Ergin ÇağlarIn haberine göre,Tüm Üretici Köylü Sendikası (Tüm Köy Sen) Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde tarım alanında yaşananları değerlendirdi. Başkavak, sendika olarak salgınla birlikte hükümetin insani temel ihtiyaçlar olan sağlık, tarım, gıda dışında bütün üretimin durması yönünde çağrı yaptıklarını hatırlattı.
SAĞLIKLI TARIM KOŞULLARI
Salgın sürecinin uzun sürmesi olasılığı karşısında tüm devletlerin ihracatı durdurduğuna değinen Başkavak, “Bütün Avrupa devletleri koronaya karşı önlemler kapsamında ihracatları durdurdu. Rusya dünyanın neredeyse birçok yerine buğday ve yağ ihraç ediyordu fakat koronayla beraber bu ihracatı durdurdu. Yine İspanya ve İtalya gibi tarımsal ülkeler koronayla beraber akamete uğradı. Çünkü önümüzdeki dönemlerde kıtlık ile karşı karşıya kalacaklarını düşünüyorlar. Bunun için ülkede de tarımsal üretimin devam etmesi için koşulların oluşturulması gerekli. Tabi bunun için ‘Ölümüne tarımsal üretim’ değil aksine en sağlıklı bir biçimde koşullar üretilmeliydi. Fakat bu ülkede iktidar alınan önlemler kapsamında sadece 65 yaş üstü ve 20 yaş altı gençlerin sokağa çıkmasını yasakladı. Çünkü üretimde payı olmayanlar hariç tüm çalışan kişiler çalışsın diye bir önlem alsın diyor. Neden çalışsın diyor çünkü patronlar karından zerre kadar zarar etmesin diyor. Bugün bu ülkede tarım, sağlık ve gıda gibi temel ihtiyaçların dışında her türlü üretime ara vermeliydi" dedi.
‘MOBİL SAĞLIK HİZMETİ VERİLMELİ’
Çukurova Bölgesi’nde binlerce tarım işçisinin güvencesiz ve sağlıksız koşullarda çalıştığına da dikkati çeken Başkavak, tarımsal üretim için işçilerin bulunduğu alanlarda mobil sağlık hizmeti verilmesi gerektiğini vurguladı. Başkavak, “Avrupa’ya maske ve koruyucu ekipman gönderen iktidar kendi ülkesinde çalışanları korunmasız bırakıyor. Her gün 40 bin test yaptığını dile getiren hükümet kendi ülkesinde bulunan işçilere her hafta test yapabilir. Bu süreçte tarım işçileri düzenli bir şekilde sağlık kontrolünden geçirilebilir. Bu süreçte çalışma şartları iyileştirilebilir. Bütün dünyada ülkeleri, önleyici koruyucu sağlık hizmeti verirken bizim ülkede tedavi sağlık hizmeti veriyor. Yani herkes yayılmayı önlüyor, biz ise tedaviye karşı önlem alıyoruz. Bu süreçte de işçiler kaderine terk edilmiş aslında çünkü işçinin kendisinden başka kimsesi yok diyebiliriz. İşverenler tarım işçilerinin ve fabrika işçilerinin hiçbir zaman sağlığını düşünmez” diye konuştu.
YENİ TARIM POLİTİKASI
Tarım üreticileri desteklenmesi gerekirken salgın sürecinde dahi ÖTV ve KDV’nin kaldırılmadığını ifade eden Başkavak, üreticinin; işçi giderlerinin yine çok fazla olduğunu belirtti. Başkavak, “İnsanlar böylesi salgın dönemlerinde marketlere koştuğunda ilk önce makarna raflarını aynı zamanda nohudun, pirincin, bulgurun ve fasulyenin bulunduğu rafları boşaltıyorsa demek ki buralara ilişkin önlem almak lazım. İlk önce tüm tarım desteklerinin kapsamı genişletilmeli ve artırılmalı. Bütün ürünlere ilişkin yeni destekler açıklanmalı. Fidenin, tohumun bedava verildiği, gübrenin ve yemin daha uyguna verildiği bir tarım destekleme politikası oluşturulmalı. Ama tüm bunlar oluşturulmazken halen üretici yüksek fiyatla aldığı mazotla üretim yapıyor. Avrupa Birliği 100 milyarın üzerindeki ortak bütçesinin 57 milyar avrosunu tarımı desteklemeye ayırırken bizim 2019 yılında ayırdığımız toplam para hepsi çiftçiye gitmediği halde 22 milyar lira. Bu 22 miyar lira 2019’un desteği idi. Bu destek daha bu sene dağıtılmaya başlandı. Yani köylüye dağıttıklarını söyledikleri paralar, 2019 yılında ekilen hasat edilen tarım ürünlerinin desteği. Yine üreticilerin tüm borçları faizsiz ertelenmeli. Yem, mazot, ilaç gibi bütün destekler verilmeli. Tabi üretim istiyorsak, yani salgın sürecinde dahi üreticiye destek verilmiyor” diye çağrıda bulundu.