Dünyada en basit organik bileşik olan metan havamızı kirleten gazlardan biridir.
Bu yönüyle soluduğumuz havada varlığı elbette sağlığımız için uygun değildir. Ama bu gazın yarattığı asıl tehlike sera etkisini arttırmadaki % 15 kadar payla, % 61 paya sahip olan karbondioksitten sonraki ikinci sırayı almasıdır. Bilindiği üzere sera etkisindeki artış küresel ısınmaya neden olmaktadır.
Atmosferdeki metan gazı miktarı 200 yıl içinde büyük olasılıkla ikiye katlanmıştır. Konsantrasyonu yılda yaklaşık % 1 oranında artmaya devam etmektedir
Bu tehlikeli gazın nasıl ve nerelerden kaynaklandığına gelince…
En bilineni çöplüklerdir. Çöp yığınlarının alt tarafında kalan organik atıklar oksijensiz ortamda ayrıştığında (Buna anaerobik ayrışma denilmektedir.) metan gazı oluşmaktadır. Bu nedenle büyük çöplüklerde metan gazı çıkışları aylarca ve hatta yıllarca sürebilmektedir. Buralarda, biriken metan gazının patlama yaratacak şekilde yandığı da görülür. Bu olay, ufak çapta evlerdeki çöp kutuların da olur; mutfaklarda uzun zaman kapalı çöp kutusunda kalan organik atıklar (sebze, meyve ve yiyeceklerden artanlar) ayrışmaya uğradığından metan gazı oluşur ve kutunun altında su biriktiği görülür. Bu fazda, azot ve hidrojensülfür (H2S) de çıkar.
Böyle bir çöp kutusunun kapağı açıldığında gazın varlığı yayılan kötü kokudan da kolayca anlaşılır.
Bir başka metan kaynağı, çok şaşıracaksınız ama sığırlardır. Bu hayvandan kaynaklı metanın %5’i dışkısından, %95’i midesinde olan fermantasyona bağlı olarak ağzından çıkmaktadır. Bu nedenle onların bulunduğu ahırlarda metan gazı konsantrasyonu oldukça yüksektir.
1984 yılında Oltu’nun (Erzurum) bir köyüne görevli gitmiştim. Köyde ahırdan çıkan bütün dışkıları geniş bir boru ile takriben iki metre çapında beton bir havuzda topladıklarını gördüm. Havuzun üstünde saçtan yapılmış duba gibi bir örtü vardı. Dubanın üst tarafından çıkan ince bir plastik boru yakındaki evin mutfağına bağlanmıştı. Bizi eve davet ettiler ve bu ince borunun ucuna bağlanmış ocağın metan gazı alevinde pişirdikleri kahveyi içtik.
Sığır yetiştiriciliği sonucu olabilecek metan gazı salınımı ilk bakışta önemsiz görebilirsiniz. Ancak yapılan araştırmalar bunun aksini gösteriyor. Brezilya’nın Amazon ormanlarından, sığır yetiştirme için o kadar büyük alanlar açılmıştır ki 1997-2003 periyodunda Brezilya sığır ihracatını tam 5 misli arttırmıştır [2].
Bu artış devam etmektedir. Buradaki berbat döngüyü görüyor musunuz? Dünyanın bir yerinde orman azalıyor, sığır sayısı artıyor, havadaki metan çoğalıyor ve dünyayı kötüye götüren küresel ısınmayı arttıran katkı oluşuyor.
Metanın bir başka kaynağı pirinç tarımı yapılan alanlardır. Uzun zaman durgun kalan suda fermantasyon sonucu metan gazı oluşmaktadır.
Kirlenen durgun sularda ölen bakterilerden de metan gazı üremektedir.
Mikroplara da (topraktaki algler, tek hücreli mantarlar, bakteriler) metan gazı salarlar.
Metan gazının oluştuğu bir başka ilginç yer daha var: İnanmayacaksınız ama bazı ağaçların gövdesinde çürümeye bağlı olarak metan gazı oluşur. 1999 yılında beraber seyahat ettiğim İtalyan profesör yaşlı kavak ağaçlarının gövdelerinin alt tarafında burgu ile öze kadar giden delikler açmış ve çıkan metan gazının yanışını bana göstermişti.
Yapılan araştırmalar, insanların aktiviteleri sonucu her yıl havaya karışan metan miktarının, doğal yolla salınanın takriben iki katı kadar olduğunu ortaya koymuştur
Metan gazı açısından dünyamız bir başka tehlike ile karşı karşıyadır. Küresel ısınma böyle devam ederse buzla kaplı tundra toprakları çözünecek ve içerdikleri metan gazı atmosfere karışarak küresel ısınmayı daha da arttıracaktır. Üstelik bu olayın sonunda tundra tabakası kalktığında ortaya çıkan koyu renkli yüzey, güneş ışınlarıyla daha fazla ısınacak ve bu durum tundranın tekrar oluşumunu engelleyecektir. Şu çok tehlikeli döngüye bakar mısınız?
Kaynak:
[1]: Bouvarel P., 1990. Note complementari sull’effetto serra e sua incidenza sulle foreste –
Cellulosa e Carta. Anno XLI No 6 Nov-Dic 1990( Da”Revue forestierefrancaise”n.4/1990)
[2]: Anonim. NEIC (Il Centro Internazionale di Ecologia della Nutrizione)
[3]: Uherek E., 2008. Bassa atmosfera. Principi Emissioni dall biosfera. Max Planck Institute for
Chemistry, Mainz/Germany.