Bu yazının bir yerinde Marmara bölgesinin her bitki için uygun olduğu yazılı. Bunu yazana sormazlar mı? Bu bölgede neden hiç kimse kahve, ananas, muz yetiştirmiyor diye. Türkçede bir söz vardır ”Söylediğini kulağın duysun” derler. Bu kişiye de “Yazdığına önce sen inan” demek gerekiyor her halde.
Yazıda-çizide herkes hata yapabilir. Hata, bazen meramını iyi ifade edememekten ve hatta Türkçemizin bazı özelliklerinden de kaynaklanabilir. Ama bunun gibi yanlışların genelde okuyucudan reaksiyon gelmemesinden kaynaklandığına inanıyorum. Okuyucudan neden reaksiyon gelmiyor? Çünkü okuyan az. Bu millet az okuyor ve bilgi noksanlığından dolayı okuduğunu irdeleyemiyor. Yanlışı ortaya koyulmayınca yazan kişi bilgisini arttırma gereği duymuyor, aklının erdiğini yazıyor.
Bazen, “Yanlış öğreneceğine okumasın“ dediğim oluyor. Yukarıdaki örnekten gidelim; “Marmara bölgesi bütün bitkiler için uygundur “ yazmış. Şu yanlışa bakar mısınız…
Bu konu aklıma Ceviz nedeniyle geldi. Bir arkadaşım Ceviz ağaçlarında görülen hastalık nedeniyle beni Kullar köyüne çağırmıştı. Gittiğimde ne göreyim; her ağacın altında bir hortum, sürekli suluyorlar. Kullar’da taban suyu zaten yüksek ve Ceviz ağacı taban suyunun yüksek olduğu yerlerde normal gelişini yapamaz. Sürekli sulama sonucu taban suyu daha da yükseliyor. Ağaçlar fizyolojik rahatsızlığa girince bir mantar hastalığının, kırmızı renkte oluşumları gövde ve dallarda kendini göstermiş. Ben bu hastalığı araştırdım ve ne olduğunu belirledim. Bu konuda onların uyarılmamış olması ne kadar tuhaf. Belki uyarıldılar dinleyen kim!…okuyan kim!…
Bazen Ceviz dikimine ilişkin konuşmalara şahit oluyorum;
-Benim boş tarlaya ceviz diktim.
-Fidanını nereden aldınız?
-……fidanlığından. Onlar tohumunu Bitlis’ten getiriyorlar. Oranın cevizi çok
iyi diyorlar.
Vatandaş için önemli olan diktiğinin ceviz olması. Diğer bir ifade ile “Ceviz mi? Ceviz”. İş bitmiştir. Ona göre oranın iyi cevizi burada da iyi olacak, ikisi de “Ceviz” olduğuna göre!
Vatandaş, Ceviz konusunda bildiklerini yeterli görüyor. Bitlis’te çok sağlıklı ve verimli olan Ceviz ağacından elde edilen fidanlardan aynı sonucu alacağını zannediyor. Bitlis orijinli Ceviz bahar geldiğinde erken uyanan cinsten ise geç donlar (Bahar aylarında olan dondur- İzmit’te Nisan ayının son haftasında da gece don olabilmektedir.) nedeniyle meyve veremez duruma düşebilir. Yüksek yerlerde bulunan ceviz ağaçlarından elde edilen fidanlardan oluşan ağaçların da yükseltisi daha düşük yerlerde dikilmesi halinde kış sonunda erken uyanması kesindir. Ceviz geç donların yanı sıra erken donlardan da (Kışa girmeden olan don olayı) çok etkilenen bir ağaçtır. Aldıkları Ceviz fidanının yükselti açısından orijinine (menşeine) kim bakıyor! Orijine bağlı özellikler sadece dondan etkilenme ile sınırlı kalsa iyi…
Demek oluyor ki tarlanızın toprağının ve iklimin Ceviz ağacı için uygun olması yetmemektedir. Dikilecek fidanın orijini de çok önemlidir. Orijinde yapılan hata bütün emeklerinizi boşa çıkarabilir. Komşunun bahçesindeki yaşlı şahane Ceviz ağacı varken uzaklardan fidan getirmek şart mı? Bunu da düşünün… Hatta o yaşlı ağaçtan faydalanarak ürettiğiniz aşılı fidanları kullansanız…
Herkesin, her konuda yeterli bilgi sahibi olması mümkün değil. Bazen yaptığı görevle ilgili olarak bilgisi yetersiz olanlara ve hatta hiç olmayanlara da rastlayabilirsiniz. Ama onlardan biri Marmara bölgesinin her bitki için uygun olduğunu söyleyerek ve yazarak botanik ilmine muazzam bir katkıda bulunabilir!
Bu Ceviz örneği “Bildiğini zannetme”nin ne kadar zararlı bir şey olduğunu ortaya koymuyor mu?
Her konuyu “Bildiğinizi zannetmeyin”. Hiç olmazsa “yeterli düzeyde” bilmediğinizi kabul edin ve gerçek bilenlere danışın. Karlı çıkarsınız.