Örneğin yaşına göre hareketlerinde yavaşlık ve titreme, teninde solgunluk, bakışlarında donukluk, yüz ifadesi, bu konuda ipuçları verir. Peki... Bir ağacın sağlıksız olduğunu dışarıdan bakarak nasıl anlayabiliriz?
Halkımız, kentteki bir ağaçta, kuruyan dallar, zamansız olarak sararan/dökülen yapraklar, kabuk, gövde ve dallarda renk farklılıkları, delikler, akıntılar veya öğüntüler yoksa onu kesinlikle sağlıklı zanneder. Ama biliyor musunuz ki İzmit’teki ağaçların yüzde 50’si sağlıksızdır ve bir kısmında bu belirtiler yoktur. Çünkü bir ağacın sağlıklı olduğuna karar vermek için özellikle tacındaki yaprak yoğunluğu, yapraklarının büyüklüğü, uç sürgünlerinin uzunluğu ile kallus gelişimi dikkate alınmalıdır. [1]
Bir ağaçta yaprak yoğunluğunun azlığı sağlıksız olduğunun en belirgin işaretidir. Her ağaç türü sağlıklı geliştiği ortamlarda kendine has bir yaprak yoğunluğuna sahiptir. Bunun için her ağaç türünün normal yaprak yoğunluğu baz alınarak hazırlanan fotoğraflar sayesinde herhangi bir yerdeki aynı tür ağaçtaki yaprak noksanlığı yüzde olarak ifade edilip sağlık derecesi belirlenmektedir.
Yapraklarının büyüklüğü de önemlidir. Her dem yeşil ağaçlarda aynı ağaç üzerinde yaprak büyüklükleri önceki yıllarınkilerle kıyaslanmalıdır. Olgunlaşma devresi sonrasında yaprakların büyüklüğünde azalma sağlıksızlığın belirtisidir.
Yıllık sürgünlerin boyu da ağaçların sağlığı açısından gösterge oluşturur. Aynı ağaç üzerinde, aynı bakıdaki son yıl sürgünlerinin boyunun önceki yıllarınkine göre kısalığı sağlıksızlık işaretidir.
Ağaçlar gövde ve dallardaki yara yerini (Örneğin budama kesim yerini) kallus olarak adlandırılan bir doku ile çevirir ve bloke eder. (Ağaçta yara iyileşmez, bloke edilir) Kallus yara yerinin çevresini bildiğimiz simit şeklinde sarar. Kallusun oluşumu ve gelişimi ağacın sağlığı açısından ipuçları verir ve ağacın enerjisini gösterir. Kallus tam olarak ve yeterli genişlikte oluşmamış ise ağacın sağlığı iyi değildir. (Ancak budama ana dal veya gövdeyi sıyıracak şekilde yapılırsa veya aynı noktada tekrarlanırsa kallus tam oluşamaz).
Bir de İzmit’te olduğu gibi “Budama kuvvetlendirir” denilerek dalları rastgele kesilen ağaçların sağlıklarını kaybetmesi durumu vardır. Hatta bu nedenle ağaçların kuruyup öldükleri de görülür. Örneğin yanan eski Tekel binasından kalan alanın batı kenarındaki bir sıra ağaç budamalar sonucu kurumuş ve yerlerine geçen yıl Oya ağaçları dikilmiştir. Bu hattın alt ve üst tarafında bulunan Akasya ağaçları (Benim tespitime göre bunlar Acacia saligna idi. Halkımızın Akasya diye bildiği bütün ağaçlar bilimsel ismi Robinia pseudoacacia olan Yalancı Akasyadır) bu sene, baharın başlangıcında kurudular. Bir tanesi dikili kuru halde duruyor. Biri çıkar da “Bu ağaçlar budanmadı” diyecek olursa, benim gibi birisi çıkar, “Hangi bilgiye dayanılarak bu yabancı tür ağaçlar oraya dikilmişti?” diye sorar herhalde.
Aklıma gelmişken; eski tren istasyonunun kuzey tarafındaki yolun iki tarafına -Kocaeli yarımadası ve çevresi doğal meşelerle dolu iken- Amerikan meşeleri kimin engin bilgisine dayanılarak dikilmiştir? Çünkü kuruma yolunda, can çekişiyorlar. Bunların dikilmesi için yapılan bütün masraflar bunları diktirenlerin cebinden çıktı ise paraları ziyan oldu, eğer böyle değilse benim de param güme gitti demektir. Bu konuda İzmit’te örnek çok.
Ağaçlarda yanlış budamalar sonucu gövde üzerinde aynı noktadan demet halinde çıkan dallar da (Bunlara epikormik dal denilir) ağacın strese girdiğini ve sağlığını kaybettiğini gösterir. Budama yaptığını zanneden kişi bir sene sonra onları da keser. Ağaç can havli ile oradan yine epikormik dallar verir. Şimdi İzmit’in caddelerinde gezerken başınızı kaldırın ve ağaçların gövdelerine bakın. Her ağaçta bunları göreceksiniz.
Görmesi gerekenler göremiyorlar. Çünkü bazı şeyleri görmek için bilgi gerekiyor.
Kaynak:
[1]: Anonim.2013.Universita degli studi di Padova. Facolta di agraria. 2013.
Corso di Laurea Magistrale in"Scienze forestali e ambentali. Gli apparati
radicali nella salvarguardia e nel recupero degli alberi munumentali"