Merak ettim ve istatistiklere bakınca şaşkınlığım daha da arttı. Şu rastlantıya bakınız; tam 80 yıl önce, hava sıcaklığı, 5 Ocak 1942 günü sıfırın altında 18 dereceye kadar düşmüş. Diğer taraftan 52 yıllık istatistik İzmit’te Ocak ayı için ortalama hava sıcaklığının 6,1 derece; en düşük sıcaklığın sıfırın altında 9,7 derece olduğunu gösteriyor. Şu değişime bakar mısınız!
İklimde olan bu değişimin nedenlerini okudukça içimi korku kaplıyor. Aklıma hemen bir bilim insanın söylediği geliyor:
Kanadalı astrofizikçi, çevreci ve bilim insanı, 1932 doğumlu Hubert Reeves ne demiş: “Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak kaybedeceğiz” Müthiş bir önsezi…
Doğa ile savaşı kazandık!.. Ocak ayında bile üşümüyoruz. Tebrikler!..
Bu savaşı nasıl kazandık ! Bunu anlatmak için onlarca yazı yazmam gerekeceğinden olayı baştan alalım: Güneşten dünya yüzeyine yönelen ışınların %30’u uzaya geri yansımakta, %19’u atmosferdeki bulutlar, gazlar ve tozlar tarafından emilip/soğurulmakta ve %51’i dünya yüzeyine ulaşmaktadır Bu %51’lik payın bir kısmı dünya yüzeyinden kızılötesi dalga boyunda geri yansımakta ama bu yansıyanın da bir bölümü atmosferin yüksek katında, sera etkisi yaratan gazların oluşturduğu perde tarafından tutulup tekrar dünya yüzeyine yönlendirilmektedir. İşte bu yönlenme ile sera etkisi oluşmaktadır.
Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından ziyade, üzerinden yansıyan güneş ışınlarının, sera etkisi yaratan gazlar tarafından geriye aksetmesiyle ısınmaktadır.