Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara geldikleri takdirde cezaevinde bulunan bazı kişilerin serbest bırakılacağı vaadiyle ilgili olarak, yargının bağımsız olduğunu, hiç kimsenin yargı mensupl...
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara geldikleri takdirde cezaevinde bulunan bazı kişilerin serbest bırakılacağı vaadiyle ilgili olarak, yargının bağımsız olduğunu, hiç kimsenin yargı mensuplarına emir ve talimat veremeyeceğini söyledi.
YOZGAT (İGFA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yargı mensuplarına yönelik tehdit diline tepki gösterdi.
Yozgat'ta yargı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantıda konuşan Bakan Bozdağ, “Sayın Kılıçdaroğlu'nu anlamakta zorlanıyorum. Yozgat'a gelince "Kandil'i başlarına yıkacağız" dedi. Van'a gidince "Katılın bana herkesi serbest bırakacağım" noktasında bir açıklamaya evirildi" diye konuştu.
Yargının bağımsız olduğunun altını çizen Bozdağ, "Türkiye'de, tarafsızdır. Hiç kimse yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili yargı mensuplarına emir ve talimat veremez. Tavsiye ve telkinde bulunamaz. Böyle bir şey olamaz” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun yargıda herhangi bir görevi olmamasına rağmen kendini yargıç yerine koyduğunu hatırlatan Bakan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi diyor ki bir yandan, "Yargı bağımsızdır, bağımsız olmalıdır. Kimse yargıya karışmamalıdır." Sonra da "Ben serbest bırakacağım" diyor. Ben şimdi merak ediyorum, ağır ceza reisi mi Sayın Kılıçdaroğlu? Yoksa istinaf daire başkanı mı? Bu davaların görüldüğü mahkemede görevi mi var? Nasıl serbest bırakacak? Onu mahkeme yapacak. Başka bir cümle kursa daha kendisine iyi olur. O zaman acaba Kılıçdaroğlu'nun aklında başka bir formül mü var? Yani onu sormak lazım. "Bize katılın, ben şunu serbest bırakacağım." Hukuk devletine inanan kişi "Ben şunu serbest bırakacağım, bunu tutuklayacağım der mi?" Şimdi de başka yerlere gidiyor, memurları tehdit ediyor. Başka yerleri tehdit ediyor. "Siz hesap vereceksiniz, şunu yapacaksınız, şunlar olacak, bunlar olacak" diye büyük bir de bir tehdit dili kullanıyor. Bir yandan kendini yargıç yerine koyuyor öte yandan da bir tehdit dili kullanıyor. Şu anda iktidar değil. Ama bu tehdit dilinin sahibi acaba iktidar eline geçse, Türkiye'de bugün demokratik ortam, hukuk devleti, ifade hürriyeti nasıl olur? İşin doğrusu açıklamalara bakınca endişe etmemek elde değil. Onun için hukuk devletine inanan bir üslubu Sayın Kılıçdaroğlu'nun benimsemesinde fayda var.”
"TEHDİT BOYUTUNA VARAN ELEŞTİRİLER KABUL EDİLEMEZ"
Bakan Bozdağ birkaç dava üzerinden savcı ve hakimlere yönelik hakaret ve tehdit boyutuna varan eleştirilerin kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Hakim ve savcıların gece gündüz demeden, büyük bir özveri ile çalıştığını hatırlatan Bozdağ birkaç dava üzerinden Türk yargısının değerlendirilemeyeceğini vurguladı.
Öte yandan Bakan Bozdağ Avrupa Birliği'nin ve Avrupa Konseyi'nin Türkiye'deki cezaevleriyle ilgili hazırladıkları raporların gerçekleri yansıtmadığına değinerek, bu kapsamda yapılan görüşmelerin raporlara meşruiyet kazandırma amacıyla hazırlandığını kaydetti.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA, TÜRKİYE’YE KARŞI TAKINDIĞI OLUMSUZ TAVRI DEĞİŞTİRMELİ
Adalet Bakanı Bozdağ, NATO’ya başvuru sürecinde bulunan İsveç ve Finlandiya’dan PKK’lı ve FETÖ’cü 33 teröristin iadesinin istendiği ancak bu taleplere bugüne kadar olumlu bir yanıt alınmadığını ifade etti.
Türkiye’nin, iki ülkeden de teröristlere verdiği desteği kesmesini açık bir şekilde talep ettiğini hatırlatan Bakan Bozdağ, NATO’da aynı çatıda bulunmanın ancak bu şekilde mümkün olabileceğini açıklayarak, “Türkiye'nin şu anda Finlandiya'dan 6 PKK'lı, 6 FETÖ'cü teröristin iadesi talebi oldu. İsveç'ten de 10 FETÖ'cü 11 PKK'lı olmak üzere 21 teröristin iade talebi oldu. Toplam iki ülkeden 33 teröristin iadesini talep etti. Ama bugüne kadar her iki ülke de bu iade taleplerine olumlu cevap vermediler. Üstüne üstlük, İsveç'te polisin kontrolünde biliyorsunuz kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim'e hakaret yapıldığı gibi, polisin kontrolünde de PKK'lılar, FETÖ'cüler, diğer terör örgütleri, her türlü terör eylemini orada yapıyorlar. İsveç resmi makamları bu terör örgütlerinin kimi üyeleri ile resmi dairelerinde görüşmeler yapabiliyorlar. Terör örgütlerini koruyan, kollayan adeta bir kuluçka yuvası durumundalar. Sadece eğitim, finans, dil, her türlü desteği sınırsız veriyorlar. O yüzden Türkiye, bu NATO üyelik süreci nedeniyle bu iki ülke de Türkiye'ye karşı takındıkları bu olumsuz tavrı değiştirmelerini, madem NATO çatısı altına girecekler Türkiye'yle beraber olacaklar, o zaman Türkiye'ye de ihanet eden, Türkiye düşmanlık eden bu terör örgütlerine karşı desteklerini kesmelerini ve bunu da resmiyete dökmelerini açık bir şekilde istedi. Hiçbir talebimize olumlu cevap vermediler. Vereceklerini de şu an görünür gerçeklik göstermiyor" diye konuştu.